Sayın Adnan Oktar'ın A9 TV'deki canlı sohbeti (17 Ağustos 2013; 15:00)

  • 10 yıl önce
ADNAN OKTAR: Neler yapıyorsunuz?

DİDEM ÜRER: Bu Mısır’daki olaylardan ve İslam Birliği’nin gerekliliğinden bahsediyorduk Hocam.

ADNAN OKTAR: Günde 30-40 kere İslam Birliği diyoruz. Hoca efendiler televizyonlara bakıyorum, her türlü hoca çıkıyor, her türlü uzman çıkıyor, her türlü konudan konuşuyorlar, tek çözüm olan İslam Birliği’nden bahsetmiyorlar. Bahseden de diyor ki; “Hilafet gelsin. Şeriat gelsin. Demokrasi bak, sizi bu hale getirdi. Demokrasiyi de kaldıralım, hukuk da kalksın, özgürlük. İşte ondan bu hale geldik” diyor. “Özgürlükler, demokrasi bunları kaldıralım” diyor. “Bağnaz, şeriat anlayışını getirelim” diyor. Yani “müşrik şeriatını getirelim” diyor. “Müşrik şeriatını. Şirk denizini oluşturalım, İslam alemini cehenneme çevirelim, ne diyorsunuz?” diyor. “O cehennem böyle olmaz, biz daha iyisini yaparız” diyor. “Böyle cehennem mi olur?” diyor. “Adam orada günde bin kişi şehit ediyorlar” diyor. “Biz günde on binlerce kişisini doğrarız” diyor. “Daha iyisini yaparız biz” diyor, özetle. Çözüme bak. Çözüm getirende böyle konuşuyor. Kardeşim, özgürlükten, demokrasiden, sevgiden, muhabbetten, sanattan, bilimden, estetikten, sahabe İslam’ından bahsetsene. İllaki bir anormal yön gösterecekler. İllaki bir müşrik karakteri gösterecekler. Çıkıyor hocalar akşam mesela baktım, her kanalda “asıyorlar, kesiyorlar, şu an baskın var, kan akıyor, perişan.” Tamam, doğru. “Şöyle haksız kestiler. Böyle dövdüler.” Tamam, bunlar da doğru. Peki ne anlatmak istiyorsun. “Bu kadar, bunu anlatmak istiyorum” diyor. Kardeşim çözümünü söylesene. De ki; bunun “çözümü şudur” de. Çözüm yok. Israrla İttihad-ı İslam, İslam Birliği’nden bahsetmiyorlar. Bahseden de, müşrik şeriatı istiyor. Demokrasinin, özgürlüklerin, sevginin olmadığı, kadınların baskı altına alındığı, muhabbetin, coşkunun yok edildiği cehennemden bahsediyor. Allah akıl fikir versin.

Evet, Didem Hocam.

DİDEM ÜRER: En son El Fetih Camii’nde bulunanlar vardı müslümanlardan. İçeriye gaz bombası atmışlardı. Mecburen dışarı çıkanlar oldu. Onları da baltacılar linç etme girişiminde bulunuyorlar. Bir kısmını da tutukluyorlar ordu içeri çıkanları.

ADNAN OKTAR: Kardeşim bunlar olur. Şimdi zaten onun zeminini hazırlıyor adam. Yani “bunu yapın” diyor. Adam bu zemini yapıyor. Adamlar da bunu yapıyor. Ve herkesi de şikâyet ediyor. İşte “dövüyorlar, sövüyorlar, öldürüyorlar” adam da diyor ki “tamam biz bunu yapıyoruz arkadaş” diyor. “Çünkü bunlar müşrik tiğniyetli, kadın haklarına değer vermeyen, sanatı, estetiği, bilimi savunmayan, acımasız adamlar. Eğer bunlar idareye gelirse, bizi mahvederler. Onlar bizi mahvedeceğine, biz onları mahvedelim” diyorlar. Üslup bu. Peki o zaman buradaki adamlar durup “kardeşim bunda bir anormallik var. Yani Allah bu kadar sıkıntıyı verdiğine göre bir şey var burada” demeleri lazım. “Önce bir sükûnete herkesi davet edelim” dersin, meydanlardan oradan buradan çekilirsin. “Demokratik bir anlaşma yapalım” dersin. “Herkesin katılacağı bir anlaşma yapalım.” Müslüman; ılımlıdır, sevecendir, yapıcıdır, tamir edicidir, makuldür, tırmandırıcı değildir. Açmaza sokmaz. Burada açmaza sokma var. “Gel bizi öldür” diyor. Camiye toplanıp “gelin bizi öldürün” diyorlar. Yani yöntem bu. Ondan sonra da bas bas bağırıyorlar, diyorlar ki “bizi öldürüyorlar.” Kardeşim biliyoruz öldürdüklerini. Çözümü niye söylemiyorsunuz canlarım ciğerlerim?  Deyin; “bütün kadınlara özgürlük tanıyacağız. Dekolte hanımlar istedikleri gibi dekolte de giyinecekler, isteyen istediği gibi giyinecek. Çarşaf giymek isteyen istediği gibi giyinsin. Hoş görü, sevecenlik, arkadaşlık, dostluk hakim olsun, birbirimizi sevelim. Hristiyanları da sevelim, Musevileri de sevelim. Ateistlere, komünistlere, onlar da bizim evlatlarımız, onlara da sahip çıkalım.” Sevecen yaklaşılması lazım.

DİDEM ÜRER: Hocam, İran’da en son çok güzel olduğu gerekçesiyle kabineye bir bayanı kabul etmediler.

ADNAN OKTAR: Onu mutlaka biz Türkiye’ye davet edelim, gelsin. Vallahi, billahi. Hakikaten güzel bir hanım. Baş tacı ederiz, maşaAllah. Mantığa bak, tahrik ediciymiş.

DİDEM ÜRER: Ve çarşaflı bu bayan.

ADNAN OKTAR: Peki bu annesinin, babasının içinde nasıl duruyor? O zaman bu sapıklık bu kafayla babasıyla da görüşmemesi gerekir. Bir insan kendini zapt edemiyorsa, kendi anasına, kızına karşı da kendini zapt edemiyor demektir. Nitekim bunlar sapıklığa da yöneliyor. Çocuklara karşı da sapıklık yapıyorlar. Böyle kafa olur mu? Bilakis, mecliste harikulade güzel hanımlar olsun. En az yüzde elli hanım olsun. Çok bakımlı, çok kaliteli, çok klas. Kadınlar dünyayı güzelleştirir. Onlarla dünya güzel oluyor. Yani asıl ana nedeni, dünyanın güzelliğinin ana nedeni

Önerilen