Sayın Adnan Oktar'ın A9 TV'deki canlı sohbeti (30 Mayıs 2013; 23:00)

  • 11 yıl önce
DİDEM RAHVANCI: Aşkım yakışıklı sevgilimle yayınımıza devam ediyoruz, inşaAllah.

ADNAN OKTAR: Didem Hocam buyurun.

DİDEM ÜRER: Bugün kardeşlerimizin faaliyetleriyle başlıyorum Hocam. Sibel kardeşimiz Eskişehir’de 500 adet broşür dağıtmış. “Hocamın ellerinden öperim onu Allah için çok seviyorum” diyor. Cep telefonundan resim çekmiş ama gönderememiş.

ADNAN OKTAR: Olmaz, bir daha çok titiz olsun. Çok önemli özellikle de kediler. Güvercinler, tavuklar hepsi tavuk yandan böyle büyük bir dikkatle bakıyor acayip şeker onlar. Kavramaya çalışıyor büyük bir özenle bakıyor.

Buyurun, ben dinliyorum sizi.

DİDEM ÜRER: Saliha kardeşimiz de şöyle yazmış; “bu güzel kediyi görünce resmini çekip canım ruhum Seyyid Muhammed aslan Hocama göndermek istedim. Yatıyordu rahatını bozdum galiba kalktı gitti arabanın üstüne yattı sevgi öğretmenim canım Hocamı çok seviyorum.  Allah’ım sonsuz razı olsun, şanını yüceltsin, inşaAllah.”

ADNAN OKTAR: Acayip sevimli Allahualem benim gördüğüm mahallenin dayısı bu, eğer yanlış anlamıyorsam.

Şeyhimiz Sultanımız dünya tatlısı Şeyhimiz bir taneciğimiz. Dünyanın tek Sultanı Şeyh Nazım Kıbrısi El Hakkani bugün çok iyiymiş, maşaAllah. Şu devriyesi acayip sevimli, her gün devriyeye çıkıyor. Şeyhimiz bir tane, bir tane dünya tatlısı, maşaAllah. Kıbrıs’ın süsü, şekeri,  balı. Tabii Allah esirgesin, mesela Kıbrıs onunla güzel oluyor. Bayağı bir renk Kıbrıs’ın bir güzelliği bütün bölgenin. Rum’lar bile çok seviyorlar. Acayip seviyorlar Rum’lar. Denktaş da çok seviyordu.

DİDEM ÜRER: Hocam ben, hala sizinle ilgili mesajları almaya devam ediyorum. “ Bu gün çok klas olduğunuzu” yazmış bir kardeşimiz. Bir kardeşimiz “bu gün ayrı bir yakışıklı daha bir genç, daha dinç, maşaAllah yazmış.  Ellerinizden öpüyorlar.

ADNAN OKTAR: “Hocam sizinle tanışmadan önce çok fakirdim, hiç bir işim rast gitmiyordu hayattan hiç zevk alamıyordum, ta ki sizin programınızı izlemeye başlayana kadar. Sizinle tanıştıktan sonra hayatım baştan aşağı değişti. Allah ev verdi, araba verdi daha da önemlisi huzur verdi. Bambaşka oldum, Allah sizden razı olsun” diyor. İşte Allah yolunda kullanırsan o evi, olur. Arabayı Allah yolunda kullanırsan, olur. Yoksa var mesela Peygamberimiz (s.a.v) zamanında bir şahıs var, sürekli Peygamberimiz (s.a.v)’in yanında Ashab-ı Suffa içerisinde, hiç yanından ayrılmıyor. Gece namazlarına Peygamberimiz (s.a.v)’ le kalkıyor, gündüz beraber. Bir kaç tane kendisine koyun ediniyor böyle “ Ya Resulullah bana dua et” de diyor ama yine gidip geliyor birkaç tane koyunu var fakir bir insan, “bana dua et” de diyor “malım mülküm çoğalsın” diyor. Peygamberimiz (s.a.v) de diyor “ sonra tavrında bir değişiklik olmasın”  diyor. “Bak “ diyor “burada çok sevap kazanıyorsun “ diyor “istersen sabret” diyor “istersen dua edeyim” diyor. “Sen dua et” diyor Peygamberimiz (s.a.v)’e, “ben Allah yolunda bol bol harcayacağım” diyor. Peygamberimiz (s.a.v) de uyarıyor. Koyunlar çoğalmış, acayip çoğalmış ama yüzlerce, binlerce olmuş. Bakmış gelmiyor Peygamberimiz (s.a.v)’in sohbetlerine. Peygamberimiz (s.a.v) onun halini örnek olarak gösteriyor. Koyun için, tercih ettiği güzelliğe bak. Onun için mala mülke dalıp, Allah’ı dini unutmak çok korkunç olur. Ev, Allah için kullanılacak, ev mescit olması lazım. Kardeşlerimizin evleri var görüyoruz, maşaAllah çaka çaka müminlerle dolup taşıyor. Ne güzel hep Allah anılıyor, hep sevgi ortamı, Allah için beraber yemek yiyorlar. Evde bir nur var. Arabalarına bakıyoruz ha bire ya kitap dağıtmaya gidiyorlar, ya tebliğ yapmaya, ya sohbete, ya bir hayra. Kilise ziyaretine gidiyorlar. “Allah’a şükür ev verdi, araba verdi” deyip vurup kafasını yatmıyor, “Cenab-ı Allah bize bu nimetleri verdi” diye keyfine bakmıyor. Sen de muhakkak o anlamda dememişsindir. Hani ben keyfimde, zevkimdeyim anlamında dememişsindir ama yine de uyarıyorum, hatırlatıyorum, her şey Allah için. Bak ben, hiçbir dönemde üzerime mal edinmedim. Yani şimdi aç maliyeye gidip sorun, üstüme kayıtlı hiçbir mal bulamazsınız. Sıfırdır. Ne elime geçerse Allah için harcarım ben. Ne elime geçerse Allah için harcarım, anında hiç bekletmem. Bir eksikliğini gördüm mü? Cennet hayatı gibi yaşadım. Allah en güzel evlerde yaşattı. Türkiye’nin en güzel evleri. En güzel arabalarda gezdim. En güzel kıyafetleri giydim, en güzel yiyecekleri yedim ve hepsinden önemlisi en güzel insanlarla beraberim. En güzel sözleri duydum. Hiç hırs yapmadım acaba gelecekte ne olacak? İşte mahkemelerim var, şunlarım var, bunlar ne olur, hiçbir şey olmadı elhamdülillah. Karabasan gibi üstümüze kabuslar geldi, hepsi gitti. Kabuslar baktık kendileri hapishaneye girdiler, ama biz aralardan geçip gittik. Elhamdülillah, maşaAllah.

Canlarım benim, Roman kardeşlerim beni ço

Önerilen