Sayın Adnan Oktar'ın A9 TV'deki canlı sohbeti (18 Haziran 2013; 23:00)

  • 11 yıl önce
EBRU ALTAN: Dünyalar yakışıklısı, aşkım, ruhum, bir tanemin sohbetine başlıyoruz, inşaAllah. Buyurun Hocam.

ADNAN OKTAR: Didem Hocam, dinliyorum.

DİDEM ÜRER: Hocam, ikinci köprüye Yavuz Sultan Selim isminin verilmesi Alevi kardeşlerimiz tarafından tepkiyle karşılanmıştı. Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül, bundan sonraki büyük bir projeye Pir Sultan Abdal ya da Hacı Bektaş Veli adının verilebileceğini söyledi. Gazeteler Cumhurbaşkanımızın bahsettiği bu büyük projenin yeni havaalanı olabileceği tahmininde bulundular.

ADNAN OKTAR: Aslında mübarek bir insan. Hataları herkesin oluyor. Her insanda bir hata olur. Adamlar Atatürk’e bile hata buluyorlar. İsmet Paşa’ya hata buluyorlar, Fatih Sultan Mehmet’e buluyorlar, herkese hata buluyorlar. Her hata bulduğumuz insanı tarihten silmeye kalkarsak bu olmaz. Ama bir jest olarak, bir güzellik olarak Alevi kardeşlerimize olan sevgimizi belirtmek için bu köprünün adı da olabilir, yani direkt değiştirebilirler yahut havaalanına da olabilir.

DİDEM ÜRER: Hocam, Başbakanımız son olayların planlı olduğunu belirterek şunları söyledi; “dikkat edin, Taksim’de kamu binalarına, polislere çok ağır şiddet uygulanırken masum bir demokratik eylem gibi lanse edildi. Her şey çok profesyonelce hazırlanmıştı. Twitter, videolar, dezenformasyon adım adım uygulanacaktı. Polise biber gazı kullandı diye yapmadıklarını bırakmadılar. ‘Aşırı şiddet uygulayan insanlar’ olarak dünyaya lanse ettiler. Ama biz polisi her yönüyle daha da güçlendireceğiz. Bu olayların arkasında kimlerin olduğunu tek tek hukuk dairesinde belirleyeceğiz” dedi.

ADNAN OKTAR: Ama muhtemel tekrara karşılık -ki mutlaka tekrar edeceklerdir- alınacak tedbirleri de şu andan itibaren geniş çaplı -gerekenleri kamuoyuna duyurarak, bir kısmı eğer gizliyse onu da gizli olarak- tedbirleri geliştirmekte fayda var. Mesela polis çok yoruluyor, çok fazla yoruluyor; ama buna bir tedbir alınmamış. Polis yorulduğunda jandarma devreye sokulsun, jandarma yorulduğunda polis devreye sokulsun. Nöbetleşe devreye girsinler. Fevkalade bir olay olduğunu düşünelim, yeni bir olay daha olduğunu düşünelim; yorgun polis nasıl müdahale edecek? Hemen jandarma, jandarma olmazsa komando; o şekilde, gerekirse askerimizi devreye sokarak vatanın birliğini, bütünlüğünü koruyacak tedbirlerin alınması gerekiyor, inşaAllah.

DİDEM ÜRER: Hocam, bildiğiniz gibi Mehmet Ali Alabora, Gezi olaylarının daha ilk günlerinde “mesele sadece Gezi Parkı değil arkadaş, sen hala anlamadın mı? Haydi gel!” şeklinde bir çağrı yaparak halkı sokağa davet etmişti. Sayın Başbakan bu konuyla ilgili mutlaka bir hukuki süreç başlayacağını belirtti. Ve Alabora’nın bir banka reklamında çok yüksek bir meblağ karşılığında oynamasına dikkat çekti. “Banka reklamında oynayıp kapitalizme karşı olanlar ne kadar solcuysa, bu sendikacılar, örgütçüler de o kadar solcudur” ifadelerini kullandı.

ADNAN OKTAR: Ondan o kadar etkilenmez millet. Ama yine de hafif bir şey meydana gelebilir kafalarında. Ama Türkiye’de ta 1971’lerden itibaren güçlenmiş, ‘68’den itibaren güçlenmiş, zemine yayılmış bir komünist hareket var. Devletin komünizme karşı hiçbir faaliyeti yok. Bilakis, Darwinist-materyalist eğitime Milli Eğitim Bakanlığı devam ediyor. Komünizmin zemini sürekli kaynıyor. Buna tedbir alınması lazım. Bilimsel tedbir alınması gerekiyor. Bilimsel eğitimle komünizmin kökeninin kurutulması gerekiyor.

DİDEM ÜRER: Hocam, Yiğit Bulut’a Haber Türk’te Başbakan’ın polisi daha da güçlendirecekleri yönündeki açıklaması soruldu. Yiğit Bulut şöyle söyledi; “bu olaylar daha birinci dalgaydı. Bu dalgaların ikinci ve üçüncülerinin gelebileceğini düşünüyorum. Bu, suikastlar şeklinde ya da terör şeklinde olabilir. Bu nedenle polisin zorunlu olarak kullanıldığı durumlarda çok güçlü olması gerekir. Bu kadar kalabalık bir yerde kırk bin polisle önlem almanız çok zor. Polisin güçlü olması demek polisin her an kullanılacağı anlamına gelmez” dedi.

ADNAN OKTAR: Yani ne demek?

DİDEM ÜRER: Yani “hazırlıklı olması gerekir, bu olaylar devam edecek” diyor. Siz günlerdir anlatıyorsunuz zaten. “Ama polis güçlendirilecek diye illa ki, karşı koymak için güçlendirilmiyor, ama herhangi bir tehdide karşı daha güçlü olarak hazır olacak” diyor.

ADNAN OKTAR: Bilimsel, kültürel hazırlık çok önemli. Adamlar mesela bilgisayarı, interneti kullanıyor; ona karşı bir hazırlık yok. Polisin de bir hazırlığı yok. Mesela provoke edecek konuşmalar yapılıyor. Onunla ilgili kanun maddeleri oturtulabilir. Halkı ayaklanmaya teşvik eden bir konuşma ile ilgili kanun maddeleri ona göre daha geliştirilebilir. Veyahut böyle bir durumda karşı açıklamalar devletin belirli bir kurumu tarafından çok disiplinli icra edilebilir. Doğru bilgiler, yalan bilgilerin yerine doğru bilgiler, belirli bir merkezden verilebilir. Bunların öncelikle halledilmesi gerekiyor.

DİDEM ÜRER: Hocam, ayrıca, “il

Önerilen