15 Yıldır Gözyaşı Dinmeyen Annenin Feryadı: “Oğlum Yaşıyor, Bulup Bana Getirsinler”

  • 4 yıl önce
Mersin’den Irak’a çalışmaya giden, ancak 15 yıl önce Tikrit-Kerkük karayolunda uğradığı saldırıda çapraz ateşte öldüğü bildirilen Hüseyin Aytaç’ın ailesi, oğullarının hala yaşadığını iddia etti. O zaman kendilerine teslim edilen cenazenin oğlu olduğuna inanmadığını söyleyen anne Çiçek Aytaç, “Beni kandırdılar. Benim oğlum yaşıyor. Cumhurbaşkanı'ndan çok rica ediyorum, eline ayağına düştüm, benim oğlumu bulsun bana getirsin” diyerek gözyaşı döktü.

İhlas Haber Ajansı YouTube Kanalına Abone Olmak İçin:

Irak’ta bir Türk firmanın yemekhanesinde çalışan ve o dönemde 23 yaşında olan Hüseyin Aytaç, izne geldiği Mersin’den işine dönerken Tikrit-Kerkük karayolunda Türk tır şoförleriyle birlikte saldırıya uğradı. Saldırıyı Ensar El Sünnet örgütünün gerçekleştirdiği belirtilirken, tırların yakıldığı olayda çapraz ateşte öldüğü bildirilen Hüseyin Aytaç’ın annesine 2 ay sonra DNA testi yapıldı. Test sonucunda cenazenin Aytaç’a ait olduğu ifade edilerek aileye teslim edildi. Cenazeyi Tunceli’de toprağa veren Aytaç ailesi, teste rağmen öldürülen kişinin oğulları olduğuna inanmıyor. Test sonucunu kabul etmeyen aile, Hüseyin Aytaç’ın hala yaşadığını belirterek, 15 yıldır yolunu gözlüyor. Oğullarının örgüt tarafından tutsak edildiğine inanan aile, yetkililerden yardım bekliyor.
“İkisinin kaçırıldığını söylediler”
Hüseyin Aytaç’ın, Mersin’in merkez Toroslar ilçesinde yaşayan annesi Çiçek ve ağabeyi Veli Aytaç, yıllardır yaşadıkları acıyı İHA muhabirine anlattı. 48 yaşındaki ağabey Veli Aytaç, 15 yıl önce kardeşi Hüseyin ile beraber Irak’a çalışmaya gittiklerini ifade ederek, “Kardeşim Mersin’e izne gelmişti. 15 Şubat 2005’te Irak’a dönerken yolda saldırıya maruz kalıyorlar. Olay Tikrit-Kerkük karayolu üzerinde meydana geliyor. Elazığlı Turan Ünal ile kardeşim Hüseyin Aytaç’ı çapraz ateşe alıyorlar. Orada ikisinin kaçırıldığını söylediler. Turan Ünal, Amerikan askerlerine kamyonla çimento getirirken, kardeşim de oradaki bir inşaat firmasının yemekhane sorumlusu olarak çalışıyordu” diye konuştu.
“Benim kardeşim yaşıyor”
Olayı duyduğu gün yıkıldığını dile getiren Aytaç, “Olaydan bir-iki gün sonra, o anı gördüğünü söyleyen bir kadın olduğunu öğrendim. Kendi imkanlarımla oradaki yemekhanede çalışan Tikritli bir arkadaşı gönderdim; kadın, kardeşimin sağ, ayağından vurulduğunu, kot pantolonunu yırtıp ayağını bağladıklarını ve sonra götürdüklerini söylemiş. 3-4 gün sonra bir haber aldık; bize bir mağara gösterdiler ve oraya 3-4 kişinin gözleri ve elleri bağlı olarak götürüldüklerini söylediler. Amerikan askerleriyle irtibata geçtik ve durumu anlattık. O mağaraya baskın yaptılar. Oradan yaklaşık 80 kişinin çıkarıldığını, yalnız benim kardeşimle birlikte 5 kişinin, baskından 2-3 saat önce mağaradan çıkarılıp götürüldüklerini anlattılar. Bize bunu Amerikan askeri söyledi; orada bir Türk kendilerine bunu anlatmış. Ben de ona istinaden diyorum ki; benim kardeşim yaşıyor. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun yardımlarını, desteklerini bekliyorum; bu konuda bize yardımcı olsunlar. Ben eminim ki, kardeşim şu anda sağ, bir yerde tutsak ama biz de bilmiyoruz. Bunu üstlenen örgüt, Ensar El Sünnet. Büyük bir ihtimalle onların elinde” ifadelerini kullandı.
“500 bin dolar fidye istediler”
Olaydan yaklaşık 10 gün sonra kardeşi ve Turan Ünal için çalıştıkları şirketlerden 500 bin dolar fidye istendiğini, parayı vermeye giden üç koruma ve bir muhasebecinin de saldırıya uğradıklarını ve sadece bir korumanın yaralı kurtulduğunu kaydeden Aytaç, “Biz bu korumayla daha sonra irtibata geçtik, kardeşimin sağ olduğunu söyledi. ‘Biz parayı verip kardeşini alacaktık ama bizi çapraz ateşe aldılar, üç arkadaşım öldü’ dedi. Onu da öldü diye bırakmışlar” şeklinde konuştu.
“15 yıldır perişanız. Yardımlarını bekliyoruz”
“Ben Irak’tayken aileme DNA testi yapılmış” diyen Aytaç, Irak’tan getirilen bir cenazeyle ilgili daha öncesinde de Turan Ünal’ın ailesine test yapıldığını anlatarak, şöyle devam etti:
“Onlar itiraz edince annemi çağırıyorlar, İstanbul’a götürüp, ‘Bu sizin’ diyerek, cenazeyi bir şekilde veriyorlar. Annemin okuma yazması yok; bilgisi de olmadığından ben ‘cenazeyi almayın, geliyorum, DNA testini benimle yapsınlar’ dedim ama maalesef Mersin’e geldiğimde cenazeyi bir gün önce getirdiklerini öğrendim. O zaman çok yıkılmıştım, şu anda da halen öyleyim. Cenazeye bakma şansım olmadı. Sadece bizim aldığımız duyum; 2-3 parça kemik dediler ve yosunlaştığını söylediler. İki ay içerisinde o kemiklerin yosunlaşması mümkün değil.”

#haber #sondakika #gündem #mersin

================================

İhlas Haber Ajansı Resmi Web Sitesi


İhlas Haber Ajansı Sosyal Medya Adresleri





İhlas Haber Ajansı hakkında


İhlas Haber Ajansı’na ulaşmak için

Önerilen