Yılmaz Güney’in 37 yıl sonra yayınlanan röportajı

  • vor 5 Jahren
Yılmaz Güney’in 37 yıl sonra yayınlanan röportajı
Sinemanın "Çirkin Kral"ı Yılmaz Güney ile 1982 yılında yapılan röportajın bugüne kadar yayımlanmamış bölümü yıllar sonra gün yüzüne çıktı.
Türkiye sinemasının usta ismi Yılmaz Güney’in bugüne kadar yayımlanmamış bir görüntüsü ortaya çıktı. Yıllar sonra gün yüzüne çıkan görüntü, senaryosunu yazdığı “Yol” filmi ile 1982 yılında Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye ödülü kazanan “Çirkin Kral” lakaplı Yılmaz Güney ile Belçika devlet televizyonu için sinema ve siyaset üzerine röportaj yapan gazeteci Nazım Alfatlı’nın 30 dakikalık röportajına ait. Yapılan bu röportajın 20 dakikalık bölümü o dönem bir belgesele konu edilerek yayınlanmıştı.
37 YIL SONRA PAYLAŞTI

Röportajın bu güne kadar yayımlanmayan diğer 10 dakikalık kısmı ise, Brüksel’de yaşayan belgesel yapımcısı Süleyman Özdemir’in kişisel arşivinden çıktı.

Özdemir, arşivinde yer alan bu görüntüyü 37 yıl sonra sosyal medya hesabından paylaştı. Özdemir’in geçtiğimiz Mayıs ayında paylaştığı fark edilen görüntülerde Yılmaz Güney, Türkiye’de 19 yıl boyunca yasaklı kalan, izleyenlere dahi cezaların verildiği en cesur yapıtlarından biri olarak bilinen ‘Yol’ filmi ve Kürt sorunu üzerine değerlendirmelerde bulunuyor.
‘FİLM YAPMAK MÜCADELENİN, DİRENMENİN, BAŞKALDIRMANIN ARACI’

Güney, yapılan bu röportajda film yapmanın kendisi için “mücadelenin, direnmenin, başkaldırmanın aracı” olduğundan bahsediyor.

Yol’un çekildiği zamanlarda Türkiye’de şartların çok kötü olduğunu, sinemaların bombalandığını, sinemacıların tehdit edildiğini söyleyen Güney, bütün bu kötü şartlara rağmen film yapılabileceğinin mesajını vermeye çalıştığını ifade ediyor. Güney, “sinemanın tek başına ne devrim yapacağını ne de demokrasi mücadelesini zafere ulaştıracağını” vurgulayarak, devamında şunları ekliyor:

“Fakat onun çok önemli bir parçası olarak bir tartışma ortamı yaratır. Biz Yol filmi aracılığıyla iki baskıyı gösterdik. Feodal ahlakın ve değer yargılarının hala yaşadığı bir ülkede bizzat o anlayıştan gelen baskılar, ikincisi ise resmi devlet baskısı. Bu asıl anlatılmak istenen iki düşman, iki hedef. Yani kapitalizme dayanan burjuva devletin baskısı ile hala halkın içinde bulunduğu ahlak anlayışının, değer yargılarının geleneklerin getirdiği ikili baskı. Bunlar bir elmanın iki yarısı gibi birbirini tamamlıyor. Bu nedenle biz Türkiye’de demokrasi kurmaya çalışırken, bir yanıyla devlet temelindeki baskı güçlerine karşı savaşmalıyız, bir yanıyla da halkı eğitmeli, halka gerçek doğruların neler olduğunu göstermeliyiz.”

KADIN SORUNUNDA ÖZELEŞTİRİ

Röportajında kadın sorununa da değinen Güney, “Bu mesele kişisel bir mesele değil. Yani şunu söyleyemem; ‘Türkiye’de bu adamlar farklı, ben farklıyım.’ Bende de o toplumdan gelmiş olmaktan kaynaklı bir yığın aksaklık var. Şu var ki ben bunun bilincindeydim ve bunu düzeltmeye çalışıyorum. Adım adım değiştirmeye çalışıyorum. Biz ne kadar eleştiriye tahammüllüyüz desek de dışımızdan gelen bazı eleştiriler karşısında eski bir alışkanlıkla

Empfohlen