ANTALYA BALIK AVINDA AKYA AVI VİDEOSU - www.adrasanbalik.com

  • 10 yıl önce
www.adrasanbalik.com - İnanmışlık, ısrar Akya avındaki başarının temel unsurlarıdır. Bu iki husus olmadan büyük balık avı yapılamaz.

AKYA AVI HİKAYESİ

Nazım, balık avı turlarına senelerdir devamlı gelen arkadaşlardan biridir. Balık avına bazen yalnız, bazen de yanın da bir veya iki arkadaşı ile gelir. Bu sefer yalnız geldi. Balık avı turana çıkarken içimizde büyük balık avı yapacağımıza dair büyük bir inanç vardı.

Sabah saat 07.30 gibi Adrasan Sahilinden açıldık. Koy içinde yemlik Palamut için biraz dolaştıktan sonra, Sulu Ada istikametine yöneldik. Sulu Ada yolu boyunca da oltalarımıza bir şey atlamadı. Sohbet ederek Sulu Adaya vardık. Sulu Ada etrafında dolaşmamız da fayda etmeyince, Zargana avı için takımları değiştirip kıyıya yanaştık. Önce kıyılara sonra kademeli olarak açıklara kadar Zargana baktık. Çok ilginç bir şekilde bir tane zargana bile ipeklere asılmadı. Son çare olarak adanın Adrasan tarafına bakmaya karar verdik. Suyun çıktığı yerde Şeref Kaptan demirlemişti. Önünden geçerken “ne yaptınız” gibi bir işaret yaptı. Bende “hiç bir şey alamadık” diye işaret yapınca, “gel” diye el kol sallamaya başladı. Yanına yanaştığımızda bize çok iri, güzel bir Kalamar verdi. “Bunu Balon Balığının olmadığı yerlerde çekin” dedi. Bizde elimizdeki tek yemin kadrini bilerek, çekmek için adanın doğu kısmına çıktık. Derin suda trofe Akya için dip sırtısı yapmaya başladık. O kısımda bir yerde devamlı bir balık oltaya asılıyordu. Ama oltaya hiç takılmıyordu. Oltayı çekip kontrol ettiğimizde, Kalamarın kuyruk kısımlarının yendiğini ve gövdede ufak ısırma denemeleri olduğunu gördük. Muhtemelen ya küçük Akya, ya da Domuz Balığı diye yorumladık.

Saat 12.00 olmak üzereydi. Bizim içimizdeki büyük balık yakalayacağımıza dair inanç mola vermemize izin vermiyordu. Adanın Adrasan tarafına yöneldik. Oltayı derin sudan çekerek boğaz kısmından Adaya doğru yaklaşmaya başladığımızda, bir yerde önce Balon Balıkları ardından da Akya oltaya asılarak kalomayı hızla boşaltmaya başladı. Akya’nın çekişi çok uzun sürmedi. Bir kaç çekişten sonra, biz oltayı çekmeye başladığımızda oltadan ayrıldı. Takımı çekip kontrol ettiğimizde yemin iyice küçülmüş olduğunu gördük. Bu Kalamarı ne kadar çok balık didiklemişti. Buna rağmen yen hale kullanılabilir durumdaydı.

Akya oltamızı suya bırakıp mola yerine doğru yol almaya başladık. Önce, boğazdaki plaja girme planları yaparken, içimizdeki büyük balık yakalama hissi bizi adanın ortasındaki ufak bir koya yöneltti. Tam mola yerine yaklaşırken olta çekilmeye başladı. Oltaya baktığımda gelenin Balon Balığı olduğunu anladım. Yemimize ağıt yakarak oltayı çekmeye başladık. Tam Balon Balığını tekneye alırken, altımıza büyük bir Akya yanaştı. Akya’nın aşağıdaki görüntüsü muhteşemdi. Hemen Balon Balığını özgürlüğüne kavuşturup Akya’nın peşine düştük. Yemimiz hala idare eder durumdaydı.

Bir çok balık tarafından tadına bakılan Kalamar iyice küçülmüş olmasına rağmen, Akya’nın ağzına layık duruyordu. Akya’nın oltaya takılış anının hayalini gözümün önünde canlandırırken, Kaloma hızla akmaya başlamıştı. Daha oltayı suya bırakalı yüz metre olmamıştı. Akya hızla kalomayı boşaltırken, bizde taşlardan uzaklaşma çabası içine girmiştik. Nazım oltayı sararken, bende tekneyi açığa aldım. On dakika kadar adadan açıldık. Sonra durduğumuz yerde Akya mücadelesi devam etti. Nazım’ın keyfine diyecek yoktu. Akya teknenin altında dönmeye başladığında dünyayı unutmuş balığa kitlenmiştik. Akya’yı tekneye aldığımızda kendimize gelmiştik. Bu ne güzel bir balıktı.

Mola vermek yerine, Akya avı yapmak istemiştik. İstediğimiz olmuş ve biz Akya avlamıştık. Saat 14.40 olmuştu. “Artık mola vermeye gerek yok” diyerek dönüşe geçtik.

O gün büyük balığı çok istedik. Ama hiç yem bulamadık. Kaptan Şeref’in verdiği Kalamar bir çok balığa tadımlık olmasına rağmen, sonunda bize trofe Akya avını yaptırdı.

“Paylaştıkça çoğalır” ifadesini bize bir kere daha hatırlatan Kaptan Şeref’e çok teşekkür ediyoruz.

Önerilen