Mısır’da ve diğer Müslüman ülkelerdeki ayrılıklar manevi lider olarak gelecek olan Hz. Mehdi (as) ile sona erecektir. Hz. Mehdi (as) döneminde sevgi ve muhabbet çok gelişecektir.

  • 10 yıl önce
DİDEM ÜRER: Mısır’da Cumhurbaşkanı Mursi’nin, yeni anayasalar düzenleme çerçevesinde aldığı karalara destek vermek için, dün Müslüman Kardeşler Teşkilatı ve Selefi grubundan binlerce kişi Kahire Üniversitesi’nin önünde toplandı. Aynı anlarda Tahrir Meydanı’nda Mursi karşıtlarının gösterileri de devam etti.

ADNAN OKTAR: İşte bir imam olmadığı için, bir lider olmadığı için her kafadan bir ses çıkıyor. Her yerde böyle. Libya’da da öyle, Suriye’de de öyle. Asıl sevdikleri biri olması lazım; bağlandıkları, sözü geçen birisi. Bu da Hz. Mehdi (a.s)’dır. Bir manevi lider gerekiyor. Bu adamların yatışması mümkün mü? Değil. Nasıl? Muhalefet diyor ki; “Bizim dediğimiz olsun.” İktidar da diyor ki; “Bizim dediğimiz olsun. “O zaman çatışacağız” diyor. “Buyurun hadi çatışalım” diyorlar. Önü gelmez, sonu da gelmez onun. Ama Mehdiyet’le hemen durulur ortalık. Hemen sevgi hakim olur ve her grubun gönlü alınmış olur. Adam mesela demokrasi istiyor. Hz. Mehdi (a.s) demokrasiyi çok rahat sağlar. Adamlar İslam’ın uygulanmasını istiyor, onu mükemmel uygular Hz. Mehdi (a.s). Müslümanlar hürriyet istiyor, alabildiğine rahat ederler. Museviler mesela ne istiyorlar? İbadetlerini rahat yapabilmek, o bölgede rahat ticaret yapmak, rahatça yaşamak, rahatça Allah’ı anmanın coşkusunu istiyorlar. Bu bol bol onlara sunulur. Mesela neyi ister bir Musevi? Hz. Süleyman (a.s)’ın mescidinin yapılmasını. Hz. Mehdi (a.s) zaten onlardan daha çok ister onu. Onların o bölgede huzur içinde yaşamasını onlardan daha çok ister Hz. Mehdi (a.s). Hıristiyanların alabildiğine özgür olmasını ister Hz. Mehdi (a.s). Demokrasinin bütün nimetlerinden hereksin istifade etmesini ister. Sevgiyi esas alır, herkesi birbirine sevdirecek şekilde üslup geliştirir. Öyle bir eğitim, öyle bir ruh verir ki, kısa sürede insanlar birbirini müthiş coşkuyla severler. Mesela Peygamber Efendimiz (s.a.v) zamanında Mekkeliler, Medineliler hep bunlar birbirine düşman kavimlerdi. Herkes birbiriyle savaşıyor, herkes birbirinden nefret ediyor; o ona, o ona her gün cinayetler işleniyor. Müslüman olduktan sonra muhacirler ve ensar arasında öyle bir muhabbet, öyle bir sevgi gelişti ki, akrabadan daha ileri hale geldiler. Mesela malına varis oluyor. Yani evladından daha ileri. Onlarla ilgili ayet indi ondan sonra. “Sevginiz çok güzel ama miras hukukunda akrabalar esastır. Ama onun dışında verecekseniz tamam” diyor Cenab-ı Allah. Öyle bir muhabbet gelişmiş. Mesela 500 koyunu varsa 250 koyununu kardeşlerine veriyor. O ona, o ona hediyeler veriyor. Herkes dostluk ve sevinç içinde. Bu sevgiyi onlara Kuran verdi. Fakat Kuran’ı onlara uygulatan Peygamberdi (s.a.v). Onun fiilen yaşadığını gördüklerinden coşkuyla yaşadılar. Yoksa Peygamberimiz (s.a.v) vefat ettikten sonra yine Kuran var. Ama bak Müslümanlar birbirini yiyorlar. Mısır’da, Selefiler, başka ekipler, çeşit çeşit isimler altında, çeşit çeşit görüşler altında… Birbirlerini sevemiyorlar. Halbuki hepsi nur gibi Müslüman, tertemiz insanlar. Sadece rahatsız olmamaları çok önemli. Baskı yapmamaları, kimseye eziyet etmemeleri. Adamın Selefi olması bizi ilgilendirmez; bayağı güzel, iyi, hoş. Ama eziyet etmemesi lazım, hürriyeti engellememesi lazım. Onu da Hz. Mehdi (a.s) sağlayabilir. Mesela adamın Vahabi olması güzel, çok güzel. Şiilik çok güzeldir, çok takva bir mezheptir. Alevilik coşkulu, sevgi dolu bir mezheptir. Alevi olsun, çok güzel. Ama bir başkasının hürriyetini sınırlama noktasını ancak Hz. Mehdi (a.s) düzenleyebilir. Başta bir hakem, seven bir baba, sevgi dağıtan bir insan olması gerekir. Yani o dostluk, o anlayışlı olma ruhunu onlara yönelten, ortalığı yatıştıran, kavga ruhunu kaldırıp, sevgi ruhunu onlara enjekte eden, çok seven birisi gerekiyor. Bu da ancak Hz. Mehdi (a.s)’dır.

Önerilen