Sayın Adnan Oktar'ın 'Gezi Parkı' ile ilgili yorumu-2 (4 Haziran 2013)

  • 10 yıl önce
ADNAN OKTAR: Uzun bir şey yazmış genç kardeşimiz. Ama özetle “tabii ki öncelikle polis bizim kitap okuduğumuz çadırda, yattığımız parklardan çekilsin” diyor.

Tabii ki yani biz gençleri özgür gördüğümüzde, içiniz açılıyor. Onları neşeli gördüğümüzde içimiz açılıyor. Böyle durgun gördüğümüzde, gözlerini kaçıran,  neşesiz falan istemeyiz. Onun bin katı bir canlılık istiyorum ben aslında. Neşelensinler, eğlensinler, meyve ağaçları olsun sokaklarda, benim kafamda olan bambaşka da, şu an onun taklidinin taklidinin taklidi oluyor. Bence Topçu Kışlası olsun ama şöyle olsun, muazzam bir alan açsınlar, yemyeşil yapsınlar oraları, böyle meyve bahçeleri, parklar, bahçeler ama muazzam böyle üzüm bağları, muazzam bir alan açsınlar. Mevcut park, o ne avuç kadar zaten çok küçük o park. Onun otuz misli, kırk misli, elli misli yer yapsınlar, çok geniş bir yer olsun. Oturma çay bahçeleri yapılsın, kafeteryalar, lokantalar. Ama otel, alışveriş merkezi, bunlar olmaz, buna gerek yok. Ama Topçu Kışlası fikri güzel. Öyle çok süslü güzel bir şey olur çok güzel olur, inşaAllah. Taksim’de de uygun bir yere güzel bir Osmanlı Camii yapsınlar, Taksim’de camii yok. Yani topçu kışlasının bir bölümünde de yapabilirler. Bahçesinde güzel, kibar bir mescid yapabilirler. Amam uçsuz bucaksız geniş bir alan olsun, çok fazla yeri istimlak etsinler, gençler orada eğlensin. Yiyende olsun, içende olsun, gezende olsun ama namaz kılmak isteyende, gitsin o camii de namazını kılsın. Kimse kimseye de karışmasın, kimse kimseye laf etmesin. Olgun sevecen karşılasın, ben gençlerin neşeli olmasını kafama koydum zaten, çok eskiden beri. Böyle filinta gibi çok şık giyinsinler, çok neşeli olsunlar, kimi müzik çalsın, kimi eğlensin. Kimi kitap okusun, kimi gezinsin biz onları filinta gibi görelim böyle. İnşaAllah.

“Anlamadığımız nokta şu, bu ülkede cemaati de var, muhafazakarı da var, her ideolojiden insan var, komünizmi de olması da gerekir, olacak” diyor. Gece gündüz söylemek istediğim o zaten benim.  Komünist olması, dürüstçe söylüyorum, yıllardan beri söylüyorum, Budist de olabilir, Hristiyan, Musevi zaten onlar candır zaten olacak. Ama katil, ben katile karşıyım. Yakana yıkana karşıyım. Akademide benim Marksist arkadaşlar vardı, son derece efendi çocuklardı. Maocu çocuklarda vardı, son derece halim selim efendilerdi. İGD’li gençler vardı, son derece hürmetkarlıydılar, gayet saygılı kendi aralarında olgun, nezih çocuklardı. Benim bulunduğum dönemde hiçbir olay olmadı. Hiç kavga olmadı. Hatta bizim bulunduğumuz dönemde, bizim atölye de, büyük atölye vardı. Yüz kişilik falan daha da kalabalık olabilir, atölye de biz çalışma yapıyorduk, ben orada kitap dağıtıyordum. Aydınlıkçılar benden görünce, dediler “madem böyle özgürlük var, bizde bildiri dağıtalım, yazı dağıtalım” dediler. İGD’liler, çok rahatsız oldular. “Yaptırmayız” dediler. Dediler ki “ biz oradan baskına geleceğiz.” Nuri Hoca vardı bizim pipolu Nuri Hoca. Once dediler ki “ toplantı salonuna gideceğiz” dediler. “ bir şey yapacağız konuşma yapacağız” dediler arkasından da olay çıkacak güya. Nuri Hoca benim bulunduğum bölüme dedi ki; “bu bölümü göndermiyorum” dedi. “Nereye götürüyorsanız götürün” dedi. Benim bulunduğum bölümü. Aslında sırf benim için yaptı Nuri Hoca, yarısı Marksist diğer arkadaşların. Ortalık baya hareketlendi, kız arkadaşları falan da vardılar. Dedim “konuşunda böyle bir şey yakışık almaz” dedim, “bu ne alakadır biz arkadaşız, kardeşiz” dedim. Hakikaten yatıştı. Ben mesela Cuma namazına giderdim, çocuklar barikat kurmuşlardı, iki, üç kişiyi vurmuşlardı o dönemde, bir öğretim üyesini de vurmuşlardı, cinayet işlemişlerdi iddia edilen Ergenekon terör örgütünün karanlık katilleri. Onlarda oraya barikat kurdular, okulun çıkışına, kapıya üç nokta da barikat kurdular, hiç kimse okula girip çıkmıyordu, dışarı çıkamıyordular. Cuma günüydü, sela verildi dedim; “ben camiiye gidiyorum” dedim. “Siz nereye gidiyorsunuz”? dediler.  Sonra ben; “camiiye gidiyorum” dedim. Acayip şaşırdılar, “tabii buyurun” dediler. Mesela normalde karşı ideoloji, çocuklar orada anormal bir tavıra girebilir. Son derece hürmetli. İkinci engele geldim, sıralar, tahtalar yığmışlar barikat dedikleri, “nereye gidiyorsun beyefendi” ben “ camiye gidiyorum” dedim “ “tabii buyurun” dediler. Oradan da geçtim. Gittim, namaz kıldım geldim. Dürüstçe, açıkça açık açıkta anlatıyordum. Ama sonradan baktım çok etkiliyim, grup halinde geldiler böyle askeri barkalar kızlı erkekli falan, ellerinde maket bıçaklarıyla yontuyorlar, çizeriz falan gibisinden. “Anlatma” dediler. Ben maddenin hakikatini anlatıyordum, o çok sarstı. Darwinizmi anlattım ondan etkilenmediler o kadar da, maddenin hakikatini anlatınca onu kavradılar, o çok şiddetli onlarda etki meydana getirdi.

Önerilen